RAMAZAN AYINDA KRONİK HASTALIĞI BULUNANLARA TAVSİYELER
Dr. Melek Özkan “Diyabet, hipertansiyon, kronik böbrek ve gastrointestinal sistem hastalıklarına sahip bireyler ramazandan 4-8 hafta önce hekim tarafından değerlendirilmelidir. Değerlendirmeler sonucunda hastanın hangi risk grubunda olduğu belirlenmeli ve buna uygun önerilerde bulunulmalıdır. Çok yüksek ve yüksek risk grubundaki hastalar oruç tutmamalı ve bu konuda bilgilendirilmelidir.’’ diyerek oruç tutmadan önce hekime danışılması konusunda vatandaşlarımızı uyardı.
Oruç tutmanın diyabetli hastalarda kan şekeri regülasyonunu bozabileceğini belirten Dr. Özkan “Bu yüzden düzenli ve her zamankinden daha sık kan şekeri takibi yapılmalıdır. Oruç tutan diyabetli bireylerde hipoglisemi (kan şekerinin düşmesi), dehidratasyon (susuzluk), halsizlik-yorgunluk, diyabetik ketoasidoz (şeker koması) gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Hastalarda hipoglisemi semptomları (soğuk terleme, titreme, çarpıntı, baş dönmesi, göz kararması) olduğu takdirde hemen kan şekeri ölçümü yapılmalıdır. Kan şekeri 70 mg/dl altında saptanması halinde oruca devam edilmesi hayati risk oluşturabilir. Gün içinde hipoglisemi riskinden dolayı egzersiz yapmaktan kaçınılmalı, iftardan 1 saat sonra orta yoğunluklu bir egzersiz ya da yürüyüş yapılmalıdır. Ramazan Bayramı süresince de hiperglisemi (kan şekeri yüksekliği) atakları açısından hastalar uyarılmalı, yüksek glisemik indeksli gıdalardan uzak durulmalı ve sıkı kan şekeri takibi yapılmalıdır" dedi.
Açıklamalarına devam eden İç Hastalıkları Hekimi Uzm. Dr. Melek Özkan “Hipertansiyon hastaları özellikle ramazanın ilk günlerinde kan basıncı takibini sık aralıklarla yapmalı, ilaçlarını düzenli olarak kullanmalıdır. Diüretik (idrar söktürücü) grubu ilaç kullanımı olan hastalar dehidratasyon (susuzluk) konusunda bilgilendirilmeli, sıkı takip edilmelidir.’’ diyerek tansiyon hastalarının kan basıncı takibi konusuna dikkat çekti.
Son olarak Dr. Özkan “Gastrointestinal sistem hastalıklarına sahip bazı kişilerde açlık semptomları artırabileceğinden medikal tedavilere tam uyum sağlanmalıdır. İftar sonrası birdenbire büyük volümlü gıda almak yerine öğünler bölünerek tüketilmeli, hekim tarafından kısıtlanmadığı sürece iftar ve sahur arasında yeterli sıvı tüketimi (ortalama 1,5-2 lt) sağlanmalı, sahur ve iftarda karbonhidrat ve yağ içeriği düşük, protein, sıvı ve lif içeriği yüksek gıdalar tüketilmelidir.’’ sözleriyle açıklamalarını tamamladı.