LASTİK İŞ havuz

SORUNLAR BELLİ, ÇÖZÜMLER NETTİR.

YAŞAM 14.03.2022 - 14:01, Güncelleme: 14.03.2022 - 14:01
 

SORUNLAR BELLİ, ÇÖZÜMLER NETTİR.

14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle Türk Sağlık Sen Kocaeli Şube Başkanı Ömer Çeker Kocaeli Devlet Hastanesi Önünde Kitlesel Basın Açıklaması yaptı. Basın açıklamasında Uzman Dr. Ercan Aydınoğlu, Hemşire Şenay Eroğlu ve Memur Serkan Kökduman’da konuşma yaptı. Türk Eğitim Sen Kocaeli Şube Başkan Yardımcısı Abdullah Alyanak, Türk Tarım Sen İl Temsilcisi Çetin Keskin, Kocaeli Tabipler Odası Sekreteri Dr. Mehtap Yılmaz Maçkalı da basın açıklamasına katılarak destek verdiler.

Şube Başkanı Ömer Çeker Yapmış olduğu açıklamada “14 Mart Tıp Bayramı Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de iki kule arasına dev bir Türk bayrağı asan Tıbbiyelilerin işgale tepki, milletine sevda ve vatanına bağlılığının bir yansımasıdır. Tıbbiyeliler bu ruhun kaynağından beslenmektedirler. Türk Hekimi her şartta vatanı için fedakarlık da bulunmaktan asla geri durmamıştır. Şanlı tarihimizin her dönüm noktasında mutlaka tıbbiyeliler ve sağlık çalışanları vardır. Tarih boyunca Türk’ün savaştığı her cephede yer alan sağlık çalışanı kahramanları şehitler vermiştir. Salgın sürecinde bulundukları fedakârlığa, çalışma azimlerine tüm Türkiye ve dünya şahit olmuştur. Bu gayret herkes tarafından da takdir edilmiştir. Hekiminden hemşiresine, ebesinden sağlık memuruna, sağlık teknikerinden teknisyenine varana kadar sağlık iş kolunda görev yapan Sağlık Hizmetler sınıfı, Teknik Hizmetler Sınıfı, Genel İdari Hizmetler Sınıfı, Yardımcı Hizmetler Sınıfı’nda bulunan yaklaşık 39 Meslek Mensubu İle birlikte Sağlık çalışanları bir ekiptir. Son zamanlarda ekip ruhunu yok etmek, birlikte uyum içerisinde görev yapan çalışanları birbirine düşürmek, çalışama barışını ortadan kaldırmak için gayret ve caba içerisinde olan art niyetli çalışmalara, provokatör söylemlere sosyal medyada şahit olmaktayız. Sağlık çalışanları ekip ruhu ve sağ duyu ile olayların üstesinden gelecek birlik beraberlik içerisinde devletimizin vermiş olduğu görevle milletimize hizmet edeceklerdir. Bu süreçte vazifeleri uğruna şehit olarak tarihe kazınanlar, ne yazık ki ekonomik olarak en fazla gelir kaybına uğrayan hekiminden hemşiresine, ebesinden sağlık memuruna, sağlık teknikerinden teknisyenine tüm sağlık camiası olmuştur. Verilen mücadele ile tam tezatlık içeren bu durumun düzeltilmesi adına yapıldığı söylenen her düzenleme adaletsizlik başta olmak üzere birçok soruna yol açmış, çare olmaktan öte sorunun kronik bir hale gelmesine neden olmuştur. Aşırı iş yükü, şiddet, mobbing, ayrımcılık ve haksızlıklarla herkes yıpranmış, tükenmişlik sendromu ile karşı karşıya kalmıştır. Enflasyon karşısında eriyen ücretlere enflasyon farkı alttı ayda bir değil, her ay maaşlara yansıtılmalıdır. Her insanımıza yardım eden, şifa veren ve her duaya girenlerin bugün maruz kaldıkları bu halin düzeltilmesi, yaşadıkları sorunların çözülmesi devletimizin her kademesinde görev yapanların, sağlık hizmeti alan milletimizin tamamını ilgilendiren bir meseledir. Sağlık camiasının geleceği karamsarlığa itilmemelidir. Bu çözümsüzlüğün sürmesi halinde ortaya çıkacak ağır sonuçların herkesi etkileyeceği muhakkaktır. Artık bu durum salt bir ücret meselesi değil, ülkenin geleceğini ilgilendiren bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu gözle bakılarak bütüncül bir yaklaşımla meseleye çare aranmalıdır. Bizim beklentimiz müktesep hak olan maaşa zam şeklinde tek bir ödeme ile kayıpların telafi edilmesidir. Adalet ve hakkaniyet gibi iki kıymetli ölçünün esas alınarak bu durumun gerçekleştirilmesi zaruridir. Görevi başındaki sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanlara ağır cezalar verilmeli, tutuklu yargılama getirilmelidir. Tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının sıfır toleranslı ilan edilmeli ve şiddet uygulayanlar acil haller dışında kamu sağlık hizmetleri belirli bir süre ücretli olmalıdır. Enflasyon karşısında eriyen ücretlere enflasyon farkı alttı ayda bir değil, her ay maaşlara yansıtılmalıdır. Döner sermaye sistemi çalışan merkezli olarak baştan aşağı revize edilmelidir. Malpraktis davaları hekimlerimiz için pranga olmaktan çıkarılmalıdır. Bu davalardan hekimler değil kamu işvereni sorumlu olmalıdır. Aile hekimlerimizin ödeme ve sözleşme yönetmeliğinden kaynaklı sorunları çözülmeli, kayıpları telafi edilmelidir. Üniversite hastanelerinde görev yapan personele tayin ve becayiş hakkı gelmelidir. Kamu sağlık hizmetinde görev alan tüm çalışanlar kadrolu olarak istihdam edilmelidir. Çalışma barışını bozan, ayrımcılığa neden olan tüm düzenlemeler kaldırılmalıdır. Tüm sağlık camiasının mesleki itibarı yeniden kazandırılmalıdır. Devlet şifa dağıtan ellerine sahip çıktığını göstermelidir. Türk Sağlık-Sen olarak yapılması gerekenlerin ne olduğunu net bir şekilde söylemekteyiz. Bunun için de mücadele vermekteyiz. Günün şartları, havanın durumu, rüzgârın yönüne göre değil, inandıklarımız ve doğru bildiklerimiz üzerine mücadelemizi sürdürüyor ve sürdüreceğiz. Sorunlar yumağında boğuştuğumuz son Tıp Bayramı olması, Sağlık camiasının sorunlara çareler üretilip, çözüm için adım atılması temennisiyle 14 Mart Tıp Bayramımız Kutlu Olsun.” Dedi. UZMAN DR. ERCAN AYDINOĞLU’NUN KONUŞMASI Dr. Ercan Aydınoğlu yaptığı açıklamada “Bugün, 6 Aralık 2021 tarihinde toplandığımız yerdeyiz. 6 Aralık tarihinde neredeysek bugünde aynı yerde olduğumuzu kamu işverenine hatırlatmak için toplanmış bulunuyoruz. Kasım ayında sayın Sağlık Bakanı Koca, "Sağlık çalışanları ile ilgili görüşmeler yoğun, birkaç gün içinde önemli, hepimizi sevindirecek gelişmeler olacak" beyanatında bulunmuştur. Kamuoyuna sağlık çalışanlarına müjde olarak yansıyan bu beyanatının arkasından sağlık ordumuzun moral motivasyonunu bozan bir düzenlemenin ortaya çıkması sonucu 6 Aralık 2021 tarihinde, sağlık iş kolunda yer alan tüm sendikalar, tüm Türkiye’de iş bırakma eylem kararı almıştır. Yazık ki o gün sahada yetkili sendika yoktu. Adının yetkili olan ama o gün etkisiz kalan sendika, mücadele disiplinini bozmuş ve kitlede bölücülük yapmıştır. Elbette iş bırakma eylemi sert karardır mecbur kalınmadan alınacak kararlardan biri değildir. Ancak yetkili sendikanın o gün bu mecburiyeti duyumsamaması sağlık çalışanları için büyük bir talihsizlik olmuştur. Konu, devam eden sürede tarafımızca hassasiyetle takip edilmeye çalışılmıştır ancak kronik sorunlarla birlikte sürecin uzaması ve belirsizliğin oluşması sahayı daha da karmaşık hale getirmiştir. Sağlık çalışanları içinde kamu sendikaları sayısı artmış ancak sahadaki mücadelenin gücü zayıflamıştır, kitle güçlenmemiş aksine daha da fazla bölünmüştür. Tabip bu ülkenin yetiştirdiği en büyük değerlerinden biridir. Sağlık ordusunun subayı, cephedeki komutandır. Mücadele sahasındaki tespitleri, sağlık ordumuzun zaferleri içindir. Eğer merkezi idare, cephe komutanından gelen sorunları dinleyemez ya da planlayamazsa biliyoruz ki o savaş kaybedilir. Her Türk tabibi her türlü riskli eylem karşısında ekibini yönetecek kabiliyete sahiptir. Bu nedenledir ki batı emperyalist sisteminin dayattığı değerler Türk Sağlık Sistemini çürüterek yıkamamıştır. Bu, Türk tabibinin yüksek ruhu ve Türk Milletinin direnci sayesinde olmuştur. Türk Sağlık Sisteminde millileştirme ise kaçınılmaz mecburi yöndür. Sağlık bir bütündür, parçalanamaz. Kamu işvereni personel alımı ve dağılımını planlayabilmenin dışında çalışma barışını ve ekibin moral motivasyonunu destekleyici önlemleri de alması gerekmektedir. Sürekli artan şiddet ve eşitsizliklerin nedenlerini, nasıl giderebileceğini değerlendirmek ve işlemek zorundadır. Sağlık hizmetlerinin kamusal yönünden vazgeçilmemeli, bunun bir görev olduğu bilinmelidir. Bu açıdan da memnuniyet ya da uyuşmazlık gibi kavramların hukuksal düzenlemeleri tekrardan gözden geçirilmelidir. Kamu işvereni, hepimizi sevindirecek gelişmeler olarak nitelediği açıklamada devamını getirmeli, hak ettiğimiz değeri vermeli, maddi kayıplarımızı ek ödeme yerine maaşa zam şeklinde tek ödemeyi hayata geçirmelidir. Kamu sağlığı stratejik hedeflerine ulaşmak için de özel sektörün para politikalarına kadar müdahale edebilecek cesareti göstermelidir. İsteyen istediği yere gidemez ve yabancı savaşçıdan da Tıbbiyeli Hikmet olmaz. Aksi halde kaybeden sağlık ordusu ve ordusuz kalan Türk Ulusu olacaktır. Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. İlk Tıp Bayramı ise 14 Mart 1919'da, işgal altındaki İstanbul'da tıp öğrencileri tarafından kutlanmıştır. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de iki kule arasına dev Türk bayrağını asan Tıbbiyeliler direnişimizin kaynağıdır. 14 Mart Tıp Bayramı vatansever tıbbiyelilerin antiemperyalist mücadelesinin simgesidir. 14 Mart 1919’un yıldönümünde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu sağlığı stratejisi, bir milli mücadele meselesidir. Kamu sağlığı stratejisi uygulanmak zorundadır. Bilimin kılavuzluğunda, kamu yararı hedefiyle, emeğini ve vicdanını Türk Milletinin sağlığına adamış olan Tıbbiyeli Hikmetler hiçbir yere gitmeyecek, görevlerinin başındadır. Bayramınız kutlu olsun.” Dedi. HEMŞİRE ŞENAY EROĞLU’NUN KONUŞMASI Hemşire Şenay Eroğlu’nun Konuşması “Ben sağlık emekçisi hemşireyim. Vatandaşımızın kaliteli sağlık hizmeti alabilmesi için fedakarca gece gündüz demeden hizmet vermekteyim. Peki nedir fedakarca hizmet vermek? Gece çocuğumuz uyandığında yanında olamamaktır fedakarlık, anne babamız ya da çocuğumuz hastalandığında ve bize o anda çok ihtiyaç duyduklarında yanlarında olamamaktır fedakarlık ve sizler mışıl mışıl uyurken geceleri, gözünü sabaha kadar kırpman canla başla hastaya can olmaktır fedakarlık. Bizler, bıkmadan, usanmadan, yüksünmeden görevimizin başındayken sizler nerdesiniz ? Ne yaptınız bizim için? Pandemi döneminde, sağlık çalışanının hakkı ödenmez dediniz gerçekten ödemediniz. Sizler pandemiyi evlerinizde geçirirken, bizler canımızı siper ettik, sevdiklerimize, çocuklarımıza sarılamadık ayrı kaldık. Hastalara can olmak için nefes olmak için saatlerce o tulumların içinde maskelerin içinde nefessiz kaldık, tek bir kuru yerimiz kalmayana dek ter içinde kaldık ve biz yine fedakarlık yaptık. Peki sizler ne yaptınız,3 gün bizi alkışlattınız bol bol vaatlerde bulundunuz ama şu zamana dek tek birini bile gerçekleştirmediniz, yetmedi kamuoyuna biz sağlıkçıya şu kadar zam yaptık dedeniz ama o zammı hiçbir zaman vermediniz. İşte bordrom işte sizin zam söyleminiz ama ben bu zammı hiçbir zaman almadım. Verdiğiniz üç kuruş artan hayat pahalılığında eriyip gitti. Maaşım kiraya ve faturalara anca yetiyor. Bunun içinde giyim yok, yeme içme yok, eğitim masrafı yok. Bu maaşla geçinmek mümkün değil. Sizler vermiş olduğunuz sözlerinizi tutunuz maaşlarımıza ve özlük haklarımıza gereken iyileştirmeyi yapınız. Son olarak sağlık hizmeti ekip işidir. Ekipteki tüm meslek mensupları önemli ve değerlidir. Ekip de biri eksik olduğunda sağlık hizmeti verilmesi mümkün değildir. GENEL İDARİ SINIFI MEMUR SERKAN KÖKDUMAN’NIN KONUŞMASI Serkan Kökduman yaptığı açıklamada “Ben genel idari sınıfında görev yapan memurum. Sağlık hizmetinin vatandaşımıza sunulması için görev yapan hekim, hemşire, sağlık Memuru, röntgen teknisyeni ve sağlık sınıfında görev yapan yaklaşık 39 meslek mensubu bulunmaktadır. Sağlık hizmeti ekip işidir. Ekip deki tüm meslek mensupları önemli ve değerlidir. Biri eksik olduğunda sağlık hizmeti verilmesi mümkün değildir. Vatandaşımıza sağlık hizmeti sunulmasında görev alan 39 meslek mensubundan biriyim. Biz bir ekibiz. Sağlıkta hizmet üreten tüm ekip personeli bir bütündür. Bizi kimse ayrıştıramayacak, oyuna gelmeyeceğiz. Kamu işvereninde ücretlerin iyileştirilmesi için anlayış bekliyoruz. Zorunlu temel ihtiyaç maddelerinin fiyat etiketleri nerde ise marketlerde saat başı değişmektedir. Fiat artışlarına yetişmek mümkün değildir. Müktesep hakkım olan maaşım 5.036 TL dir. Söz verilmek için yerine getirilir. Kamu işvereni söz verdi özlük haklarımızda biran önce gerekli düzenlemeleri yapmalı sağlık çalışanlarını ekonomik olarak rahatlatmalıdır.” Diyerek sözlerini sonlandırdı.
14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle Türk Sağlık Sen Kocaeli Şube Başkanı Ömer Çeker Kocaeli Devlet Hastanesi Önünde Kitlesel Basın Açıklaması yaptı. Basın açıklamasında Uzman Dr. Ercan Aydınoğlu, Hemşire Şenay Eroğlu ve Memur Serkan Kökduman’da konuşma yaptı. Türk Eğitim Sen Kocaeli Şube Başkan Yardımcısı Abdullah Alyanak, Türk Tarım Sen İl Temsilcisi Çetin Keskin, Kocaeli Tabipler Odası Sekreteri Dr. Mehtap Yılmaz Maçkalı da basın açıklamasına katılarak destek verdiler.

Şube Başkanı Ömer Çeker Yapmış olduğu açıklamada “14 Mart Tıp Bayramı
Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de iki kule arasına dev bir Türk bayrağı asan Tıbbiyelilerin işgale
tepki, milletine sevda ve vatanına bağlılığının bir yansımasıdır. Tıbbiyeliler bu ruhun
kaynağından beslenmektedirler. Türk Hekimi her şartta vatanı için fedakarlık da
bulunmaktan asla geri durmamıştır. Şanlı tarihimizin her dönüm noktasında mutlaka
tıbbiyeliler ve sağlık çalışanları vardır.
Tarih boyunca Türk’ün savaştığı her cephede yer alan sağlık çalışanı kahramanları
şehitler vermiştir. Salgın sürecinde bulundukları fedakârlığa, çalışma azimlerine tüm Türkiye
ve dünya şahit olmuştur. Bu gayret herkes tarafından da takdir edilmiştir.
Hekiminden hemşiresine, ebesinden sağlık memuruna, sağlık teknikerinden teknisyenine
varana kadar sağlık iş kolunda görev yapan Sağlık Hizmetler sınıfı, Teknik Hizmetler Sınıfı,
Genel İdari Hizmetler Sınıfı, Yardımcı Hizmetler Sınıfı’nda bulunan yaklaşık 39 Meslek
Mensubu İle birlikte Sağlık çalışanları bir ekiptir.
Son zamanlarda ekip ruhunu yok etmek, birlikte uyum içerisinde görev yapan çalışanları
birbirine düşürmek, çalışama barışını ortadan kaldırmak için gayret ve caba içerisinde olan art
niyetli çalışmalara, provokatör söylemlere sosyal medyada şahit olmaktayız. Sağlık
çalışanları ekip ruhu ve sağ duyu ile olayların üstesinden gelecek birlik beraberlik içerisinde
devletimizin vermiş olduğu görevle milletimize hizmet edeceklerdir.
Bu süreçte vazifeleri uğruna şehit olarak tarihe kazınanlar, ne yazık ki ekonomik olarak
en fazla gelir kaybına uğrayan hekiminden hemşiresine, ebesinden sağlık memuruna, sağlık
teknikerinden teknisyenine tüm sağlık camiası olmuştur.
Verilen mücadele ile tam tezatlık içeren bu durumun düzeltilmesi adına yapıldığı
söylenen her düzenleme adaletsizlik başta olmak üzere birçok soruna yol açmış, çare
olmaktan öte sorunun kronik bir hale gelmesine neden olmuştur.
Aşırı iş yükü, şiddet, mobbing, ayrımcılık ve haksızlıklarla herkes yıpranmış,
tükenmişlik sendromu ile karşı karşıya kalmıştır.
Enflasyon karşısında eriyen ücretlere enflasyon farkı alttı ayda bir değil, her ay
maaşlara yansıtılmalıdır.

Her insanımıza yardım eden, şifa veren ve her duaya girenlerin bugün maruz kaldıkları
bu halin düzeltilmesi, yaşadıkları sorunların çözülmesi devletimizin her kademesinde görev
yapanların, sağlık hizmeti alan milletimizin tamamını ilgilendiren bir meseledir.
Sağlık camiasının geleceği karamsarlığa itilmemelidir. Bu çözümsüzlüğün sürmesi
halinde ortaya çıkacak ağır sonuçların herkesi etkileyeceği muhakkaktır.
Artık bu durum salt bir ücret meselesi değil, ülkenin geleceğini ilgilendiren bir sorun
olarak karşımızda durmaktadır.
Bu gözle bakılarak bütüncül bir yaklaşımla meseleye çare aranmalıdır. Bizim
beklentimiz müktesep hak olan maaşa zam şeklinde tek bir ödeme ile kayıpların telafi
edilmesidir. Adalet ve hakkaniyet gibi iki kıymetli ölçünün esas alınarak bu durumun
gerçekleştirilmesi zaruridir.
Görevi başındaki sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanlara ağır cezalar verilmeli, tutuklu
yargılama getirilmelidir. Tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının sıfır toleranslı ilan edilmeli ve
şiddet uygulayanlar acil haller dışında kamu sağlık hizmetleri belirli bir süre ücretli olmalıdır.
Enflasyon karşısında eriyen ücretlere enflasyon farkı alttı ayda bir değil, her ay
maaşlara yansıtılmalıdır.
Döner sermaye sistemi çalışan merkezli olarak baştan aşağı revize edilmelidir.
Malpraktis davaları hekimlerimiz için pranga olmaktan çıkarılmalıdır. Bu davalardan
hekimler değil kamu işvereni sorumlu olmalıdır.
Aile hekimlerimizin ödeme ve sözleşme yönetmeliğinden kaynaklı sorunları çözülmeli,
kayıpları telafi edilmelidir.
Üniversite hastanelerinde görev yapan personele tayin ve becayiş hakkı gelmelidir.
Kamu sağlık hizmetinde görev alan tüm çalışanlar kadrolu olarak istihdam edilmelidir.
Çalışma barışını bozan, ayrımcılığa neden olan tüm düzenlemeler kaldırılmalıdır.
Tüm sağlık camiasının mesleki itibarı yeniden kazandırılmalıdır. Devlet şifa dağıtan
ellerine sahip çıktığını göstermelidir.
Türk Sağlık-Sen olarak yapılması gerekenlerin ne olduğunu net bir şekilde
söylemekteyiz. Bunun için de mücadele vermekteyiz. Günün şartları, havanın durumu,
rüzgârın yönüne göre değil, inandıklarımız ve doğru bildiklerimiz üzerine mücadelemizi
sürdürüyor ve sürdüreceğiz.
Sorunlar yumağında boğuştuğumuz son Tıp Bayramı olması,
Sağlık camiasının sorunlara çareler üretilip, çözüm için adım atılması temennisiyle 14 Mart
Tıp Bayramımız Kutlu Olsun.” Dedi.

UZMAN DR. ERCAN AYDINOĞLU’NUN KONUŞMASI
Dr. Ercan Aydınoğlu yaptığı açıklamada “Bugün, 6 Aralık 2021 tarihinde
toplandığımız yerdeyiz. 6 Aralık tarihinde neredeysek bugünde aynı yerde olduğumuzu kamu
işverenine hatırlatmak için toplanmış bulunuyoruz. Kasım ayında sayın Sağlık Bakanı Koca,

" Sağlık çalışanları ile ilgili görüşmeler yoğun, birkaç gün içinde önemli, hepimizi
sevindirecek gelişmeler olacak" beyanatında bulunmuştur. Kamuoyuna sağlık çalışanlarına
müjde olarak yansıyan bu beyanatının arkasından sağlık ordumuzun moral motivasyonunu
bozan bir düzenlemenin ortaya çıkması sonucu 6 Aralık 2021 tarihinde, sağlık iş kolunda yer
alan tüm sendikalar, tüm Türkiye’de iş bırakma eylem kararı almıştır. Yazık ki o gün sahada
yetkili sendika yoktu. Adının yetkili olan ama o gün etkisiz kalan sendika, mücadele
disiplinini bozmuş ve kitlede bölücülük yapmıştır. Elbette iş bırakma eylemi sert karardır
mecbur kalınmadan alınacak kararlardan biri değildir. Ancak yetkili sendikanın o gün bu
mecburiyeti duyumsamaması sağlık çalışanları için büyük bir talihsizlik olmuştur. Konu,
devam eden sürede tarafımızca hassasiyetle takip edilmeye çalışılmıştır ancak kronik
sorunlarla birlikte sürecin uzaması ve belirsizliğin oluşması sahayı daha da karmaşık hale
getirmiştir. Sağlık çalışanları içinde kamu sendikaları sayısı artmış ancak sahadaki
mücadelenin gücü zayıflamıştır, kitle güçlenmemiş aksine daha da fazla bölünmüştür.
Tabip bu ülkenin yetiştirdiği en büyük değerlerinden biridir. Sağlık ordusunun subayı,
cephedeki komutandır. Mücadele sahasındaki tespitleri, sağlık ordumuzun zaferleri içindir.
Eğer merkezi idare, cephe komutanından gelen sorunları dinleyemez ya da planlayamazsa
biliyoruz ki o savaş kaybedilir. Her Türk tabibi her türlü riskli eylem karşısında ekibini
yönetecek kabiliyete sahiptir. Bu nedenledir ki batı emperyalist sisteminin dayattığı değerler
Türk Sağlık Sistemini çürüterek yıkamamıştır. Bu, Türk tabibinin yüksek ruhu ve Türk
Milletinin direnci sayesinde olmuştur. Türk Sağlık Sisteminde millileştirme ise kaçınılmaz
mecburi yöndür.
Sağlık bir bütündür, parçalanamaz. Kamu işvereni personel alımı ve dağılımını
planlayabilmenin dışında çalışma barışını ve ekibin moral motivasyonunu destekleyici
önlemleri de alması gerekmektedir. Sürekli artan şiddet ve eşitsizliklerin nedenlerini, nasıl
giderebileceğini değerlendirmek ve işlemek zorundadır. Sağlık hizmetlerinin kamusal
yönünden vazgeçilmemeli, bunun bir görev olduğu bilinmelidir. Bu açıdan da memnuniyet ya
da uyuşmazlık gibi kavramların hukuksal düzenlemeleri tekrardan gözden geçirilmelidir.
Kamu işvereni, hepimizi sevindirecek gelişmeler olarak nitelediği açıklamada devamını
getirmeli, hak ettiğimiz değeri vermeli, maddi kayıplarımızı ek ödeme yerine maaşa zam
şeklinde tek ödemeyi hayata geçirmelidir. Kamu sağlığı stratejik hedeflerine ulaşmak için de
özel sektörün para politikalarına kadar müdahale edebilecek cesareti göstermelidir.
İsteyen istediği yere gidemez ve yabancı savaşçıdan da Tıbbiyeli Hikmet olmaz. Aksi
halde kaybeden sağlık ordusu ve ordusuz kalan Türk Ulusu olacaktır. Bugün 14 Mart Tıp
Bayramı. İlk Tıp Bayramı ise 14 Mart 1919'da, işgal altındaki İstanbul'da tıp öğrencileri
tarafından kutlanmıştır. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de iki kule arasına dev Türk bayrağını
asan Tıbbiyeliler direnişimizin kaynağıdır. 14 Mart Tıp Bayramı vatansever tıbbiyelilerin
antiemperyalist mücadelesinin simgesidir.
14 Mart 1919’un yıldönümünde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu sağlığı stratejisi, bir
milli mücadele meselesidir. Kamu sağlığı stratejisi uygulanmak zorundadır. Bilimin
kılavuzluğunda, kamu yararı hedefiyle, emeğini ve vicdanını Türk Milletinin sağlığına adamış
olan Tıbbiyeli Hikmetler hiçbir yere gitmeyecek, görevlerinin başındadır. Bayramınız kutlu
olsun.” Dedi.
HEMŞİRE ŞENAY EROĞLU’NUN KONUŞMASI

Hemşire Şenay Eroğlu’nun Konuşması “Ben sağlık emekçisi
hemşireyim. Vatandaşımızın kaliteli sağlık hizmeti alabilmesi için fedakarca
gece gündüz demeden hizmet vermekteyim. Peki nedir fedakarca hizmet
vermek? Gece çocuğumuz uyandığında yanında olamamaktır fedakarlık, anne
babamız ya da çocuğumuz hastalandığında ve bize o anda çok ihtiyaç
duyduklarında yanlarında olamamaktır fedakarlık ve sizler mışıl mışıl uyurken
geceleri, gözünü sabaha kadar kırpman canla başla hastaya can olmaktır
fedakarlık. Bizler, bıkmadan, usanmadan, yüksünmeden görevimizin
başındayken sizler nerdesiniz ? Ne yaptınız bizim için?
Pandemi döneminde, sağlık çalışanının hakkı ödenmez dediniz gerçekten
ödemediniz. Sizler pandemiyi evlerinizde geçirirken, bizler canımızı siper ettik,
sevdiklerimize, çocuklarımıza sarılamadık ayrı kaldık. Hastalara can olmak için
nefes olmak için saatlerce o tulumların içinde maskelerin içinde nefessiz kaldık,
tek bir kuru yerimiz kalmayana dek ter içinde kaldık ve biz yine fedakarlık
yaptık.
Peki sizler ne yaptınız,3 gün bizi alkışlattınız bol bol vaatlerde
bulundunuz ama şu zamana dek tek birini bile gerçekleştirmediniz, yetmedi
kamuoyuna biz sağlıkçıya şu kadar zam yaptık dedeniz ama o zammı hiçbir
zaman vermediniz.
İşte bordrom işte sizin zam söyleminiz ama ben bu zammı hiçbir zaman
almadım. Verdiğiniz üç kuruş artan hayat pahalılığında eriyip gitti. Maaşım
kiraya ve faturalara anca yetiyor. Bunun içinde giyim yok, yeme içme yok,
eğitim masrafı yok. Bu maaşla geçinmek mümkün değil. Sizler vermiş
olduğunuz sözlerinizi tutunuz maaşlarımıza ve özlük haklarımıza gereken
iyileştirmeyi yapınız.
Son olarak sağlık hizmeti ekip işidir. Ekipteki tüm meslek mensupları
önemli ve değerlidir. Ekip de biri eksik olduğunda sağlık hizmeti verilmesi
mümkün değildir.

GENEL İDARİ SINIFI MEMUR SERKAN KÖKDUMAN’NIN KONUŞMASI
Serkan Kökduman yaptığı açıklamada “Ben genel idari sınıfında görev yapan
memurum. Sağlık hizmetinin vatandaşımıza sunulması için görev yapan hekim, hemşire,
sağlık Memuru, röntgen teknisyeni ve sağlık sınıfında görev yapan yaklaşık 39 meslek
mensubu bulunmaktadır.
Sağlık hizmeti ekip işidir. Ekip deki tüm meslek mensupları önemli ve değerlidir. Biri
eksik olduğunda sağlık hizmeti verilmesi mümkün değildir. Vatandaşımıza sağlık hizmeti

sunulmasında görev alan 39 meslek mensubundan biriyim. Biz bir ekibiz. Sağlıkta hizmet
üreten tüm ekip personeli bir bütündür. Bizi kimse ayrıştıramayacak, oyuna gelmeyeceğiz.
Kamu işvereninde ücretlerin iyileştirilmesi için anlayış bekliyoruz. Zorunlu temel
ihtiyaç maddelerinin fiyat etiketleri nerde ise marketlerde saat başı değişmektedir. Fiat
artışlarına yetişmek mümkün değildir. Müktesep hakkım olan maaşım 5.036 TL dir. Söz
verilmek için yerine getirilir. Kamu işvereni söz verdi özlük haklarımızda biran önce gerekli
düzenlemeleri yapmalı sağlık çalışanlarını ekonomik olarak rahatlatmalıdır.” Diyerek
sözlerini sonlandırdı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kocaeliyenihaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.